Gelişimsel bir bozukluk olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

 

Gelişimsel bir bozukluk olarak Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) farklı seviyelerde olabilen dikkat eksikliği, düzensizlik-dağınıklık ve/veya hiperaktivite ile tanımlanabilen sinir sistemi ile ilgili gelişimsel bir bozukluktur. Burada bahsedilen farklı seviyelerdeki dikkat eksikliği, düzensizlik- dağınıklık, bir görevde uzun süre devam edememe, eşyaları kaybetme, dinlemiyor gibi gözükme şekillerinde gözlemlenebilir. Hiperaktivite ise çok fazla hareket etme, oturduğu yerde hareket etmeden duramama, başka insanların hareketlerini bölme, beklemede zorluk yaşama biçimlerinde gözlemlenebilir. DEHB, yetişkinliğe kadar devam edebilir ve kişilerin akademik, sosyal ve iş yaşamlarında problemler yaşama ihtimalini arttırabilir (APA, 2013).

Dünyada çocukların yaklaşık %8 inde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görülmektedir (Ng ve ark., 2017). DEHB, sinir gelişimsel bozukluk olup sinir gelişimsel hastalıklar arasında en yaygın karşılaşılan bozukluklardan biridir ve belirtileri yetişkinlik döneminde de devam edebilmektedir. Bu bozuklukla ilişkili olan davranışların yetişkinlikte devam edip etmemesi bu bozukluğa eşlik eden başka bir psikolojik rahatsızlığın olup olmamasıyla yakından ilişkilidir. Örneğin DEHB’e ek olarak bir duygu- mod bozukluğunun olması DEHB’in kalıcı olma ihtimalini arttırmaktadır. Eşlik eden psikolojik- psikiyatrik rahatsızlıkların yanında, ailede görülmesi de bu ihtimali arttırmaktadır (Biederman ve ark., 2010).

Gelişimsel bir bozukluk olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dünyada ve ülkemizde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hakkında yapılan araştırmaların sayısı oldukça fazladır ve DEHB ilgi çeken bir konu haline gelmiştir. Günümüzde, tedavisi, günlük yaşamın bileşenlerine etkileri ve beyinde yarattığı değişiklikler hakkında oldukça fazla bilgi bulunmaktadır ve araştırmalar devam etmektedir. Ancak DEHB’e neden olabilecek etkenler hakkında kesin bir yargı bulunmamaktadır. Yapılmış analizlerin sonuçlarına göre, genetik yatkınlık, hamilelik döneminde madde, alkol, tütün kullanımı, düşük doğum kilosu, anne karnında geliştiği dönemdeki çevrede veya çocuğun büyüdüğü çevredeki toksik maddeler gibi biyolojik etkenlerin DEHB oluşturma ihtimalini arttırdığı düşünülmektedir. Bu biyolojik etkenlerin yanı sıra, aile içindeki uyumsuz iletişim, bireyin kendisiyle uyumlu eğitim ortamına sahip olup olmaması da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkmasıyla ilişkili olabilmektedir (Hinshaw, 2018).

Gelişimsel bir bozukluk olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

DEHB, bireylerde üç farklı tipte kendini gösterebilir. Bu tiplerden birincisinde, dikkat eksikliği daha baskın gözlemlenmektedir. Bu tipin görüldüğü bireyler, başladıkları işi devam ettirmede, ayrıntılarla uğraşmak konusunda, öğretmenlerin veya başkalarının konuşmasını dinlemekte sorun yaşayabilir, eşyalarını sıkça kaybedebilir, dinlemiyor gibi görünebilirler. İkincisinde hiperaktivite ve dürtüsellik daha baskın görülmektedir. Bu tipin görüldüğü bireyler sürekli hareket halinde olabilir, yerinde durmakta zorluk yaşayabilir. Bu gruplamada bulunan öğrenciler, okul ortamında sorunlar yaşayabilirler. Düşünmeden konuşma, söz kesme gibi davranışlar sergileyebilirler. Bu sorunlar, öğretmenler ile olabileceği gibi arkadaşları ile de yaşanabilir. Bu tipin görüldüğü çocuklar sürekli koşma, tırmanma, zıplama gibi hareket halinde olabilir. Üçüncü tiplemede ise hem hiperaktivite hem de dikkat eksikliği eşit baskınlıkta görülmektedir. Karmaşık olarak adlandırılan bu tip altında gruplanabilir bireyler yukarıda bahsedilen iki tipin de özelliklerini gösterebilirler (Alptekin & Sönmez, 2019).

Ülkemizde okul öncesi dönemde olup DEHB tanısı almış çocuklarla yapılan bir çalışmada, araştırmaya katılan çocukların duygularının değişkenliğinin fazla olduğu görülmüş olup DEHB’e ek olarak gözlenebilecek duygu bozukluklarının semptomlarının bu dönem ile ortaya çıkabileceğini ileri sürülmüştür. Burada bahsedilen duygu değişikliğini şu şekilde açabiliriz: Çocuklar daha fazla öfke nöbetleri geçirebilir, sık sık ağlayabilir ve çocukların ruh halleri hızlı bir şekilde değişebilir. Araştırmaya katılan çocukların ebeveyn tutumlarına bakıldığında ise ebeveynlerin çocuklarına daha çok hoşgörülü bir şekilde yaklaştıkları bulunmuştur (Börekçi, 2017).

Okul öncesi dönemden itibaren DEHB semptomlarının gözlemlendiği bireylerin ebeveynlerinin tutumu çocuk büyüdükçe değişkenlik gösterebilir (Börekçi, 2017). Tahmin yürütülürse bu durum çocukların okuldaki başarısı veya okuldaki davranışları ile ilişkili olabileceğine varılabilir. DEHB, doğası gereği sadece bireyi etkileyen bir bozukluk değildir (Değirmenci & Değirmencioğlu, 2018). Bireyin davranışları aile içi ilişkileri, çocuğun akranlarıyla olan iletişimini, öğretmeniyle olan iletişimi, akademik performansını etkileyebilir. Ülkemizde yapılan, DEHB’li çocukların okul ortamındaki davranışlarının öğretmenlerin gözünden incelendiği bir çalışmada öğretmenler şu cümleleri kurmuşlardır (Çelebi, 2019 s. 45,47,48,49,50).

Sınıf ortamı ve DEHB

Çok hareketli oldukları için sıralarda oturmakta zorlanıyorlar. Sınıfta gezinme ihtiyacı duyuyorlar. Sınıf kurallarını unutuyorlar ve kuralları algılamakta zorlanıyorlar, uzun süre dikkatini toplayıp ders dinlemesi güç oluyor, öğrencilerin kurallara uygun davranmaması öğretmeni otoriteyi sağlaması hususunda zaman kaybettirmekte ve öğrencilerle özel olarak ilgilenilmemekte.

Anlama, yorumlama, değerlendirmede sorun yaşarlar. Kendileriyle birebir ilgi gerektiği için grupla sınıfla yapılan çalışmalarda sıkılıyorlar. Bu sıkılma sonucunda da arkadaşlarına veya eşyalara zarar verebilirler…

Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik nedeniyle zaman zaman arkadaşlarına zarar vermektedir. Arkadaş ilişkilerinde, oyun oynamada sırasını beklememek, sabırsızlığından dolayı hırçın davranışlar sergilemek, müdahaleci davranmak arkadaş ilişkilerini olumsuz etkilemekte ve sürekli arkadaşları tarafından reddedilen ve şikâyet edilen durumuna düşmektedir.

Yine ülkemizde yapılan ilkokul çağında olup DEHB özelliklerini gösteren, özellikle hiperaktivitenin daha baskın görüldüğü bazı çocukların ebeveynlerin okul ile ilgili yaşadıkları zorluk ifadelerinin incelendiği bir çalışmada bazı ebeveynlerin çocuklarını kabul edecek okul bulmakta zorluk çektikleri bulunmuştur (Değirmenci & Değirmencioğlu, 2018). Araştırmanın sonucunda DEHB gelişen çocukların ebeveynlerinin yüksek düzeylerde stres deneyimlediklerine ve çocuklarının okulda kabul görmesinin zor olabileceğine ulaşılmıştır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerin tedavisinde birden fazla yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar farmakolojik olarak adlandırılan ilaç tedavisi, ilacın yanına ek olabilen veya ilaç kullanımı olmadan uygulanabilen ilaç dışı eğitim odaklı yöntemlerdir. İlaç içermeyen yöntemler psiko-eğitim, ebeveyn eğitim programları, sosyal beceri eğitimi, bilişsel davranışsal terapi yöntemi ve bilinçli farkındalık eğitimidir (Çalışkan & Tarakçıoğlu, 2019). Burada bahsedilen yöntemler DEHB görülen çocuklarda, ergenlerde ve yetişkinlerde uygulanabilmektedir. Ancak yapılan çalışmalara göre bazı çocuklarda ve ergenlerde DEHB semptomlarının düzenli programlanmış fiziksel hareket odaklı müdahale yöntemiyle de daha iyi bir duruma yöneldiği gözlenmiştir (Ng ve ark., 2017).

İsviçre’de yapılan bir çalışmada ilaç tedavisinin çocukların okul performansının iyileşmesinde etkili olduğu sonucu bulmuştur (Jangmo ve ark., 2018). Bu sonuçla uyumlu olarak yukarıda bahsedilmiş öğretmen ifadelerinde de görülmektedir. Öğretmen ifadelerinden birinde DEHB özellikleri gösteren bir çocuğun ilaç aldığındaki davranışları ile ilaç almadığındaki davranışları arasındaki farktan bahsedilmiştir (Değirmenci Hacıoğlu, 2018). Öğretmenin ifadesine göre, çocuklar ilaçlarını aldığında daha az hiperaktif davranış sergiledikleri ifadesine ulaşılmaktadır.

Ancak dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun psikolojik doğasından dolayı sadece ilaç yeterli bir çözüm olmayabilir. Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre, kötü sosyal koşulların olduğu bir bölgede yaşayan ve DEHB gelişen çocukların ilaç tedavisiyle daha kötü okul performansı gösterebilme ihtimalinin olduğu bulunmuştur (Fleming ve ark., 2017). Bu çalışmayı değerlendirirken çalışmanın yapıldığı yerin uç koşullarda olması dikkate alınmalıdır. Ancak yine de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda ilaç kullanımının kontrol altında olması gerektiğini hatırlatmaktadır. DEHB ile ilgili yapılmış kapsamlı araştırmalara bakıldığında, müdahale ve tedavi yaklaşımlarında DEHB’in sinirsel altyapıları, sosyal ilişkilere etkileri, bireysel sosyalleşme yetenekleri, aile içi ilişkilere etkileri, akran ilişkilerine etkileri, eğitim ortamı ve kültürel etmenler birlikte düşünülmelidir (Hinshaw, 2018). Ancak bunu yaparken, DEHB’li bireyin damgalanmamasına, baskıya maruz kalmamasına özen gösterilmelidir. Sonuç olarak, uygun tedavi ve müdahale programlarının bireye koruyucu yaklaşırken DEHB’in tüm bileşenlerine hitap etmesi beklenir (Çalışkan & Tarakçıoğlu, 2019).

Özetle, bireylerin yaşamlarında büyük etkileri olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu en yaygın görülen gelişimsel bozukluklardan biri olup kişilerin özellikle akademik ve sosyal hayatında büyük etkilere sahiptir. Belirtilerinin çocukluk döneminden itibaren gözlemlenebilmesi bu sorunun erken teşhisini mümkün kılmaktadır. Günümüzde hem nedenleri, etkileri, yaratabileceği sorunlar ve tedavi yöntemleri hakkında hem dünyada hem de ülkemizde çalışmalar yapılmakta olup birden fazla tedavi yöntemi geliştirilmiştir.

Tedavisi

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirtileri etkileri ve tedavisi için henüz bilimsel çalışmalar ve deneyler kesin, net ve tam olarak bir tedavi yöntemini önerememektedir. Gelişimsel bir bozukluk olduğu için tedavisinde güçlükler söz konusudur.

Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi bunlardan biridir. Ayrıca ilaç tedavisi de işlevselliği oldukça bozulan çocuklarda kullanılabilmektedir. Sosyal destek odaklı tedavi yönteminin en etkili yöntem olduğu bilinmektedir.

Gelişimsel bir bozukluk olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu hakkında daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz.

 

Derleyen: Psikolojik Sağlık ekibi ve Sedanur Akyavaş

Kaynaklar

 Alptekin, S. & Sönmez, N. (Eds.). (2019). Özel Gereksinimli Öğrenci Kılavuz Kitabı. Akdeniz Üniversitesi Yayınları (no.124, pp. 126-132).

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders. American Psychiatric Publishing. (5th ed., p. 32).

Biederman, J., Petty, C., Evans, M., Small, J. & Faraone, S. (2010). How persistent is ADHD? A controlled 10-year follow-up study of boys with ADHD. Psychiatry Research, 177(3), 299-304. https://doi.org/10.1016/j.psychres.2009.12.010

Börekçi, B. (2017). Okul Öncesi Çocuklarda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Belirtilerinin, Davranışsal, Sosyal Problemler, Aile İşlevselliği Ve Ebeveyn Tutumları İle İlişkilerinin Değerlendirilmesi [Yüksek Lisans Tezi, Işık Üniversitesi].

Çalışkan, Y. & Tarakçıoğlu, M. C. (2019). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Güncel Algoritmalar Ne Öneriyor?. İKSSTD, 11(Ek Sayı), ss. 16-23.  https://doi.org/10.5222/iksstd.2019.57338

Çelebi, H. Z. (2019). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Tanısı Almış Öğrencilerin Sınıfta Yaşadıkları Güçlüklerin Öğretmen Görüşleri Açısından İncelenmesi [Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi].

Değirmenci, G. Y. & Demircioğlu, H. (2018, 23 Ekim). “Çok Satan Bir Gazeteye İlan Vermek İstiyorum: DEHB’li Çocuğumu Kabul Edecek Bir Okul Arıyorum” Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Ebeveynlerinin Sosyal Medya Paylaşımlarına Yönelik Söylem Analizi. Uluslararası 4. Çocuk Gelişimi Kongresi, Ankara.

Fleming, M., Fitton, C., Steiner, M., McLay, J., Clark, D. & King, A. et al. (2017). Educational and Health Outcomes of Children Treated for Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder. JAMA Pediatrics, 171(7), e170691. https://doi.org/10.1001/jamapediatrics.2017.0691

Hinshaw, S. (2018). Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD): Controversy, Developmental Mechanisms, and Multiple Levels of Analysis. Annual Review Of Clinical Psychology, 14, 291-316. https://doi.org/10.1146/annurev-clinpsy-050817-084917

Jangmo, A., Stålhandske, A., Chang, Z., Chen, Q., Almqvist, C., & Feldman, I. et al. (2019). Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder, School Performance, and Effect of Medication. Journal Of The American Academy Of Child & Adolescent Psychiatry, 58(4), 423-432. https://doi.org/10.1016/j.jaac.2018.11.014

Ng, Q., Ho, C., Chan, H., Yong, B. & Yeo, W. (2017). Managing childhood and adolescent attention-deficit/hyperactivity disorder (ADHD) with exercise: A systematic review. Complementary Therapies In Medicine, 34, 123-128. https://doi.org/10.1016/j.ctim.2017.08.018

Bilimsel İçeriği Paylaşmak Toplumumuz Geliştirecektir