
ABCDE Modeli
Yazar: Dr. Murat Artıran
Bilişsel ve davranışsal terapiler Albert Ellis’in klasik ABC modelinden türemişlerdir (Ellis, 1962, 1997; Dryden, 2011, DiGiuseppe ve ark., 2014). Modelin açılımı ‘harekete geçiren’ bir olay veya durum (A), inanışlar (B), sonuçlar (C), inanışlarda değişimin gerçekleştirilmesi (D) ve rasyonel inanışlar (E) edinilmesi şeklindedir (Dryden, 2011). Bu model ADDK’nin psikopatoloji ve genel olarak insan psikolojisine bakış açısını açıklamakta ve kuramın Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi olarak bilinen psikoteröpatik tedavi yöntemi süreçlerindeki uygulamarında kullanılır. Modelde inanışlar belirleyici rol üstlenir (Ellis, 1962, 1997, 2004; DiGiuseppe ve ark., 2014, Szentagotai & David., 2013). Modele göre insanların ‘harekete geçiren’ (A) bir olay veya durum karşısında, bu olay veya durum hakkında neye inandıkları (B) onların duygusal, davranışsal ve bilişsel sonuçlara (C) götürür (Ellis, 1962; Dyden, 2011; Mahoney, M. 1977). İnanışlar (B), irrasyonel veya rasyonel olabilir. Eğer irrasyonel iseler sağlıksız, işlevsellikten uzak, uyumsuz, mantık dışı ve/veya gerçekle örtüşmeyen niteliktedirler (David, Schnur, & Belloiu, 2002; DiGiuseppe ve ark., 2014). Eğer akılcı inanışlar iseler sağlıklı, işlevsel, uyumlu, mantıklı ve/veya gerçekle örtüşen niteliktedirler (Lynn & Ellis, 2010). Bir başka rasyonel inanış niteliği ise şudur: rasyonel inanışlar ile değerlendirmede, istatistiksel olasılıklara uygun olarak olay ve durumlar değerlendirilir.
Araştırmalar
Dolayısıyla, örneğin klinik psikoloji açısından rasyonel inanışlara sahip olan bir kişi olay ve durum karşısında işlevsel tepkiler verecek, irrasyonel inanışlara sahip olan kişi ise irrasyonel tepkiler verecektir. Bu nedenle Ellis’e göre (1958, 1971) Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi’de danışanların aktif olarak irrasyonel inanışlarının yerine rasyonel inanışları edinmeleri için çalışarak değişimi (D) gerçekleştirmeleri ve sonuç (C) olarak da rasyonel inanışlara (E) kavuşmaları beklenir, böylece duygusal, davranışsal ve düşünsel anlamda olumlu bir gelişim sağlayabilirler (Ellis, 1994). Deneysel çalışmalarında Ghasemian, D’Souza ve Ebrahimi (2012), Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi’yi aşırı utangaçlık şikayeti içinde olan ergenlik çağındaki 96 denek üzerinde uygulamışlar ve sonuç olarak deney grubunun kontrol grubuna göre önemli derecede düşük puan aldıklarını ortaya koymuşlardır.